ERdem Ulus'un forzabesiktas.com'da yazdığı yazıyı buraya taşımak istedim. Ve üzerine Doruk arkadaşımızın yaptığı yorumuda... ALEN'en okuyunuz...
Aynı masada olduğumuz bir yılbaşı gecesi 2007 İstanbul.
Yakın arkadaşları, annesi, güzeller güzeli küçük Kızı ve Eşi...
Muhabbettin koyulaştığı dakikalarda,
İstanbul hanımefendisi annesi’ne sessizce sokularak sordum.
Çok farklı bir ismi var, acaba farklı bir anlamı var mı bilmediğimiz?
Bir döneme damgasını vuran ünlü bir aktörün hayranıymış anne.
O kadar çok severmiş ki o aktörü
Adını oğluna kazımış.
Ünlü Fransız Alain Delon`dan bahsediyorum.
Ama bundan sonra bahsedeceklerim ise
Alen Markaryan ile ilgili…
Asıl işi kuyumcu ustalığı.
Evet, ismini Alain Delon’dan alan ve Dünyanın en enteresan taraftar örgütünün kurucularından.
Neredeyse çocuk yaşta çıraklığa başlayıp, İstanbul Kapalıçarşı’da “altın oyarken”
Bir gün Beşiktaş Çarşı’da “altının oyulacağını” düşünmemişti elbette.
“Henüz 8 yaşımdayken kaçarak gittiğim Beşiktaş maçlarını izleyebilmek için, stat içindeki inşaat borularının içine bir gece önceden saklanırdım" diye anlatırken “Sanki parkta kaydırak kaymış onu anlatıyor zannedersiniz”.
Beşiktaş için yapılabilecek en büyük çılgınlık nedir diye sorsanız?
Kuşkusuz bir Beşiktaş maçına gidememektir onun için.
Şimdilerde çıldırmamak için zor tutuyor kendini.
Koca bir tribünün faturasını tek başına ödüyor sanki.
Oysa ki; küfrü bastırmak uğruna neredeyse satılığa çıkarılmak üzereyken.
`Suçun ne?` diye, her sorduğumda anlamsızca yüzüme bakıyor.
Çünkü o da bilmiyor.
Bildiği tek bir şey var o da hiçbir şey bilmediği.
En az on senedir tanıdığım mahallenin bu kötü çocuğu,
Özel günler dışında asla alkol almaz.
Bırakın sigarayı içmeyi içilen ortamda dahi duramaz.
Her gün üç saat telefonu hep kapalıdır.
Çünkü o saatlerde spor yapar.
Yemeğin yanında asla kola ve benzeri şeyler içmez.
Felsefe okuyup sanat müziği dinler.
Sıkı bir Atatürk hayranıdır.
Boş zamanlarında Nişantaşı’nda kahve içer. Şekersiz.
Ama tatlıya bayılır. Bir oturuşta bir kilo baklavayı gömer.
Zaten o yüzden sekiz senedir göbeğini eritemedi.
Sol gözündeki faça, düşündüğünüz gibi çatışmadan değil, trafik kazasından hatıra.
Bu ülkede doğup bu ülkede büyümüştür.
Ama yine de, ne hikmetse kötüdür, serseridir, Ermenidir.
Bana sorarsanız "Tek suçu neydi?"
“Korkulan adam olmaktansa sevilen adam olmayı” tercih etmesiydi.
Kendi tabiriyle, ”Lafın belini kırmak gerekirse”
Alen suçsuzdur. Beraatini istiyoruz…
Çünkü Türk Futbolunu o öldürmedi.
---------------------------------------------------------
Erdem abi ayarı vermiş vermesine, lakin...
Alen abimizin cezası zaten Kasım ayında doluyor.
Yani;
Yanisi şu:
Alen abi tribüne cezası dolduğu zaman normal yollardan ve legal otoriteye riayet ederek ayak basacaksa adama sorarlar. Sana da bana da eşit şiddette sorarlar. Derler ki ''Be kardeşim...Abi dediğiniz adamı alıp alıkoymuşlar, siz de geri getirmek için birşey yapmadan kendiliğinden dönüşünü beklemişsiniz.''
Oysa o beklemedi hiç
Belki defalarca kez sabahın en uyunası saatinde çaldılar kapısını.
''Sizden falankesi polis çekmiş nezarete, gel bi bakıver be hocam.'' dediler.
Hayatında göz temasından öteye gitmediği adamı nezaretlerden, kavgalardan çıkarıp evine yollamadan kendisi gitmedi kızının yanına.
Yolda gördüğü vakit fotoğraf çekinmek isteyecek adamcıklar sonraları onu sanal bir darağacında sallandırmaya çalışacaklardı oysa, fiyat kelimesi onunla aynı cümlede yazıldı çizildi.
Bu yazıda anlatılanlardan birçoğunu bilmeyen birçoğu şimdi vay be diyorlardır elbet.
Bu yazı onların kafalarında canlandırdıkları Alen'i toprağa gömer.
Allah bilir hangi kavgada çizilmiştir sağ kaşı
Beşiktaş üzerinden parayı da bulmuştur.
Mekanı da iyi iş yapıyordur hani. (Oysa kimse bilmez, maç günü mekanına uğrasan ve cebinde paran olmasa da doyuracaktır seni.)
Çarşı serseri takımıdır ya, susayınca alkol içer bunlar.
Ulemalar herşeyi bilirler, biz de onlara söveriz.
Ama nedense, 9 ay oldu be hocam...
Alenen istedik de, ne yaptık istediğimizi göstermek adına?
Gördüğümüz yerde amigo musun kebapçı mısın demeyi sevgi gösterisi sandık.
X futbolcu karşılamasına xx bin kişi giden bizler bakalım abimizi ne yüzle karşılayacağız kapalıya cezası bittiği için kavuşabilerek geldiğinde.
Alen abim, sanma ki arkadaşları senin terazinin ateşine atıyorum. Onlar kadar ben de gözükmedim ortada ve ben de suçluyum.
Velakin biz biraz değiştik sanki.
Artık senin dinlediğin fasıllar kadar derin anlamlar içeremiyoruz.
Daha ticari şarkılarla avunmalardayız.
Ozan Doğulu&Sıla düeti bu vesileyle benden hepimize gelsin.
Hepimize de yazıklar olsun.