20 Eylül 2010 Pazartesi

Biz İstersek Olur

Maça güzel başladık fakat golden sonra toparlanmamız zaman aldı. Zaman demişken, zamansız gelen sakatlıkların mecburi oyuncu değişikliklerine gidilmesi ile bence, Suchster kafasındaki oyun planından epey uzaklaştı... Ben bu filmi sanırım geçen yılda önemli bir maçta görmüştüm tam kestiremesemde rakibin adını... 

Golde Hakan'ın hatası büyük iken Lugano'nun İsmail'i kucaklamasını göremeyen yan hakemin sanırım gözü futbol topundaydı... Hakemlerimizin çoğunda bu var. Sırf topa kilitlendikleri anları gerek tribünden gerek kameralardan görmek mümkün. Saliselik bir olayda zaten topla göz temasında olan hakemin faulu vermemesi neticesinde golü yedik. Golden sonra büyük bir sendeleme yaşadık ki bu esnada Fenerbahçe'nin net 4 gol pozisyonuna girmesi, ciddi rakiplere karşı defansın ve bu sistemin pek fazla işlemeyeceğini iddia edenlerin ekmeğine yağ sürdü. Keza şans bizden yana olmasa maçın kopması, belkide 4 dakika içerisinde 2. golü yememiz kaçınılmazdı. Evet Beşiktaş dün akşam ilk yarıda defansif anlamda zaaflarını göze batırdı. Bunun ders olması gerekli.

İstatistik yalan söylemez derler. Gerçekleri ortaya koyan göze batıran resim yukarıda malum. 


Orta hakemin kartlarına pek başvurmaması ilginç bir durum oldu dün akşam için. Beşiktaş ve Fenerbahçe'den atılması gereken futbolcuların yaptıklarına göz yumdu bir nevi. Belki biraz cesur olabilseydi hakem faciası ile lanse edilebilirdi basın tarafından. Ama Cüneyt Çakır'ın iradeyi elinden düşürdüğünü gördük. 

Aziz Yıldırım'ın ilk yarıda Quaresma'nın yaptığı faule karşı yerinden fırlayarak net bir biçimde küfür etmesi kameralara takıldı. Sms ile Beşiktaş Başkanına ceza verebilen federasyonun net kamera görüntüleri ile Aziz Yıldırım'a ne ceza keseceği, belki kesmeyeceğini merak ediyorum. Oturduğu koltuğun ağırlığından uzaklaşmış bir başkan görüntüsündeydi Aziz Yıldırım. Ağza alınmayacak sözleri ve fanatik taraftarcasına hareketleri ile kendine yakışmayanı başkanlık koltuğundayken yapabilecek bir başka başkan daha var ki Yıldırım Demirören olur kendileri... 

Tribün dün akşam harika bir deplasman çıkarttı. Açılan pankartların yapılan tezahüratların net şekilde layıkıyla yapılması performansı tartışılan dönemde gereken cevabı 55 bin kişi huzurunda verdi herkese.. Heleki Guti'nin golünden sonra "Gücüne Güç Katmaya Geldik" diye haykırmaları ve 55 bin kişinin bu sesi bastıramaması gerçekten Beşiktaş'ın üzerine tribünün olmadığını kanıtladı. Kendi eksenlerinde dönen Fener taraftarlarının Beşiktaş'ın Trivelalarını hayranlıkla izlediklerini görerek, asla Beşiktaş taraftarlarının olduğu konuma ve zekaya ulaşacaklarını hayal bile etmemelerini temenni etmekten başka söz kalmıyor.



Beşiktaş'ımız dün akşam ne istediyse o oldu. Sakatlıkların vermiş olduğu dezavantaj ile maçın gidişatınıda ikinci yarı ele alması Beşiktaş'ın yıllar sonra Büyük Takım gibi oynamasının göstergesiydi... Bundan sonraki maçlarda da Schuster'in sisteminden vazgeçmeyeceğini belirtmesi düşünülecek bir konu... Büyük hocalar ne isterse o olur.

19 Eylül 2010 Pazar

STSL 5. Hafta: Eski Günlerin Hatrına Saldır Beşiktaş!



Ligin 5. haftasında Fenerbahçe ile karşılaşıyoruz. Bu maçın fikstüre göre erken olması sanki ayrı bir hava kattı lig heyecanına... Ligin marka değerini yükseltmek için ıkın ıkın uğraşan federasyon var neticede... Fakat hakeminden tut, taraftara uygulanan muameleye kadar yüzde olarak düşük orana sahip olduğunu düşünüyorum ligimizin. 

Bu kadar kafa ütülemekten sonra gelelim maça... Beşiktaş'ımızın formunda olduğu dönemde Kadıköy'de derbi oyanayacak olması bir yandan alınacak galibiyete göre ayakları yerden kesecek cinsten gibi duruyor. Fakat kolay değil bu işler, maç oynanmadan kazanılmıyor. Kağıt üzerinde Beşiktaş'ı favori gösteriyorlar fakat ben nedense Beşiktaş'ın motive kaybına ağır hakaretler ve bazı ahlak ile bağdaşmayan futbolcular tarafından domine edileceğini düşünmekteyim. Keza geçen sene Kadıköy'de oynanan maçta neler olduğunu hepimiz gördük. Beşiktaş'ın favori olması hem formunda olan futbolcular hemde takımda taşların yerine oturmasından kaynaklansada bunun üzerine silgi çeken basın, Fenerbahçe'nin kötü olduğunun üzerine basıyor. Özellikle Fenerbahçe'nin ölüm-kalım mücadelesi vereceğini belirtmeleri insanı tilt ediyor. Yani; Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray gibi takımlar, büyük maçlardan birtanesinden mağlup ayrılsalar (hali hazırda erken derbi niteliğindeyken) lige havlu mu atacaklar? Saçma düşünceler ile gündem yaratılmakta. 

Maçın analiz kısmına girmekten öte maçın gidişatı ilgilendiriyor daha çok beni. Korkularım var. Gaza gelecek futbolculara kolay kart gösterebilecek bir hakemde mevcutken Beşiktaş'ımın eksik tamamlayacağı bir derbi olacağı düşüncesindeyim. Umarım yanılırım. Sadece geçen yıl Kadıköy'de ki derbide yapılan olaylara karşın elinden geleni yap Beşiktaş'ım !