12 Aralık 2009 Cumartesi

TSL 16.Hafta: Manisaspor - Beşiktaş JK

Şampiyonlar Ligine veda ettikten sonra ilk lig maçımıza çıkıyoruz. Manisaspor ile deplasmanda Pazar saat 20:00'de 19 Mayıs stadında karşılaşacağız. İlk bakışta kolay gözüksede yarın oynanacak maç zorlu bir karşılaşma olacağa benziyor. Keza 2 sezon önce "Sabote Edilmeyen" maç 5-1 bitmiş olsada, İbrahim Kaş golde atmış olsada o zamanki Manisa ile şimdiki Manisa arasında epey fark var...


Manisaspor bence lig sıralamasında lâyık olduğu yerde değil bunu belirteyim. Dirençli futbol oynuyorlar, heleki paslaşmalarda epey başarılılar diğer Anadolu takımları arasında... Ama futbol sonuca yönelik bir oyun olduğundan puan kayıpları sebebiyle ligde 17 puanla 13. sıradalar.

Manisa ile yarın akşam 7. kez karşılaşıyoruz. Bu zamana kadar yapılan karşılaşmalardaki durumda şudur:

2005-06 Sezonu:
Beşiktaş-Vestel Manisaspor: 3-1
Vestel Manisaspor-Beşiktaş: 0-1
2006-07 Sezonu:
Vestel Manisaspor-Beşiktaş: 1-0
Beşiktaş-Vestel Manisaspor: 3-1
2007-08 Sezonu:
Vestel Manisaspor-Beşiktaş: 1-2
Beşiktaş-Vestel Manisaspor: 5-1

Beşiktaşımızda Rüştü'nün son Şampiyonlar Ligi maçında burnu kırıldı... Kulüp doktorları acilen ameliyat olmasını dile getiriyorlar. Fakat Rüştü son iki lig maçını tamamladıktan sonra devre arasında ameliyat olmak istediğini belirtmiş. Büyük fedakârlık bence... Hakan Arıkan ve Rüştü'nün yokluğunda kaleyi koruyacak genç bir isim var, Korcan. Fakat Rüştü'nün oynayacak olması, Korcan'ın haftalardır kadroda olmasına rağmen oynamasına engel olarak gözüküyor.

Tek forvet olarak Bobô'nun görev alacağını tahmin edersiniz... Deplasmanda bu olayı anlamak mümkün, İnönü'de na-mümkün.  CSKA maçındaki gibi 8 savunmacısız bir sistemle umarım saha dizilişi gerçekleşir ve artık direkt sonuca giden bir Beşiktaş'ı en azında bu maçta izlemeye başlarız.

Beklediğim kadro; Rüştü, İbrahim Toraman, Ferrari, Sivok, İbrahim Üzülmez,, İsmail Köybaşı, Fink, Ernst, Ekrem Dağ, Tabata (Tello), Bobô...

Karşılaşmayı Selçuk Dereli yöneticek. Hakemlerin hiçbirinden hoşlanmasamda Selçuk Dereli'ye ayrı bir antipatim var. Dilerim iki takım adınada doğru kararlar verir. Maçın önüne geçmez ve maç sonu konuşulan sadece Futbol olur.

Saldır Beşiktaşım !


Mühendis Oktay / Anma

Oktay’ımızın ölüm biçimi içimizi tutuşturan çıradır. İnsanın yaşamında öyle anlar vardır ki, unutması mümkün değildir. Birde insanlık suçu vardır ki, insanlık tarihine yürekleri kazıyarak yazılır bu hiç unutulmaz. Her ölüm erkendir de, annene, babana, sevenlerine yasını tutacaklara şifa olacak bir şey yok ise böyle ölüme pes demekten başka ne denir ki!

Oktay’ın yakın arkadaşlarıyla görüştük Kimle görüşsek boğazı düğümleniyor diğer yandan da ne iyi ettiniz de hatırladınız sözcükleri sıralanıyor. Oktay’ın fakülte arkadaşıyla görüştük; benzer duyguları hüzünle karışık ondan da duyduk.

Kim bilir annesi, babası, yakınları “neler” ifade ederdi.
Toprakta yatan değil, toprağa basan evladını öpebilmeli bir ana. Bunu çok görmeyelim.

Bilincimiz işgal altında. Endüstriyel tehdidi yok saymakta bir suçtur. İnsani olmayan, insan değerlerine hiçbir şey katmayan ve endüstriyelliğin yaşaması için her şeyi meze ve malzeme olarak gören sektör aynı ortak değerleri olanları bile nasılda anlaşılmaza sürüklüyor!

Oktay Akdemir bir insandı. Oktay Akdemir insan olduğu için mühendisti. Oktay Akdemir insan olduğu için takım tutma, taraftar olma yetisine sahipti. Bütün bu değerler çerçevesinde o gün orada yok olan bir insandı. Sektör kendine lazım olanı aldı, kullandı ve sıradaki diğer olaylara yöneldi. Ama sektörün unuttuğu bir şey vardı, insani tavır. İnsani yükümlülük. Vicdani hafıza.

İşte bu yüzden Oktay’ımızı unutmayacağız!
Asıl derdimiz budur. Dün kendimiz için lazım olan vicdan yarın da bizim evlatlarımız için insani bir gerekçe olarak kalsın diyedir çabamız., asıl amacın gs düşmanlığını körüklemek olmadığını zaman ve samimiyetimiz gösterecektir!
Beşiktaşlı Mühendis Oktay'ımızı kabri başında anıyoruz.
13 Aralık 2009 Pazar günü Saat 14:00 da Nakkaştepe Mezarlığında.

Ulaşım: Mezarlık Kuzguncuk sahil yolunda....Ulaşım en kolay Üsküdardan sağlanır... Üsküdara motorla gelecekler için, motorlardan iner inmez iskelenin hemen önünde Üsküdar-Çengelköy ve Üsküdar-Beylerbeyi minibüsleri bulunmaktadır... Bu 2 hat minibüsleride mezarlığın önünden geçer... İneceğimiz durak Kuzguncuk Astsubay Okulu durağı... Ayrıca iskelenin karşısından kalkan bütün İETT otobüsleri bu duraktan geçer... Kadıköyden gelecekler için 14M-Kadıköy-Kavacık ve 15F- Kadıköy-Ortaçeşme otobüslerine binip, Beylerbeyi'nde inmek ve Üsküdar yönüne giden otobüslere veya minibüslere binip Astsubay Okulu durağında inmek gerekir.

Not: SonBarikatBeşiktaş'tan alıntıdır.

11 Aralık 2009 Cuma

Beşiktaş Gerçeği

Yakın zamanda istifasını veren eski yöneticilerimizden Levent Erdoğan HT Spor'a açıklama yapmış. Bunun haberini ben eksibesiktas'ta gördüm. Olaya kısa bir özet geçmişler.


Röportajın tamamını okudum. İçler acısı bir durumla karşılaştım. Yapılan yanlışlıkların altını tek tek çizmiş Levent Erdoğan. Hatta bir kısmında dile getirdiği mesele ise Gökhan Zan'ın bedelsiz olarak Galatasaray'a transfer olması meselesi. Zan'ın kulübümüzden gidişine sevinsemde, koskoca Beşiktaş kulübünde olmayacak durumla karşılaşmak canımı sıkıyor. Gökhan'ın kulüp yetkililerini arayıp aramama meselesi değil mesele. Mesele öyle yada böyle bir kısım tarafından beğenilip, bir kısım tarafından beğenilmeyen bir oyuncuda olsa Milli Takım oyuncusunu kadronda tutamamak varken, bedelsiz olarak, üstelik takip etmeden kaybetmek. Bir alt başlıkta değindiğim PAF oyuncularının A takımda şans bulamaması mevzuunu araştırırken Ali Kuçik'in Mayıs 2010'da sözleşmesinin sona ereceğini gördüm. Diğer oyuncularımızı araştırmadım fakat tahmin ediyorum ki hemen hemen her oyuncumuzun sözleşmesi Mayıs 2010'da sona erecek. Bu aşamada kulüp tarafından takipsizlik ortaya çıkıyor bu konularda.
Levent Erdoğan'ın sözleri şu şekilde ; 28 tane altyapıda antrenör çalıştıran bir kulübün altyapıdan hiç oyuncu kazanmaması çok düşündürücüdür. Bunun sebeplerinden bir tanesi de şudur: Oyuncular yetişiyor, 17 yaşında oynayamadığı için ona buna kiraya verdik diyorlar. Kimse bu işin kirasının arkasını takip etmiyor. O canım masraflarla yetişen futbolcular kaybolup gidiyor. Onun için yeni gelen yönetimin her kim olursa olsun, muhakkak ikinci ligden, 3. ligden, amatör kümeden birer tane pilot takım yapıp, oyuncuları yetiştirmesi, ondan sonra da böyle lüzumsuz yapılan yani anormal transferlerle kulübün kesesinden paraların savrulmamasının teminine gidilmesi gerekir.
Takip edilmiyor. Beşiktaş yönetimi hiçbir şeyi takip etmiyor desek yeridir. Ekonomik anlamdada bizi sıkıntıya sokan bu yanlış transferlerin ana kaynağıda malûmunuz olur ki Yıldırım Demirören bey.  Açıklamaları okudukça Beşiktaşımızda nasıl bir diktatörlük olduğunu görmemek elde değil. Başkanın tamamen ego'su ile hareket edilen transferler hem kulübümüze hem kendisine zarar verdi diyen Levent Erdoğan çok haklı bu konuda. Yeni gelecek yönetimede bazı sinyaller vermiş Levent bey. Şu aşamada söylenecek tek cümle, Beşiktaş alt yapıya yönelmediği sürece bu ekonomik enkazdan zor kalkar. Korkuyorum ki alt yapıdaki yeteneklerimizi elimizden kaçıracağız Ocak'taki kongrede de başkan olarak seçilirse... Düşünmek bile ürkütücü...

Ocak ay'ında seni görmemek dileği ile Sayın Demirören!

Röportajın tamamı burada.

10 Aralık 2009 Perşembe

Bir Düşün(ce)

Dün akşam Şampiyonlar Ligi maçlarınıda izledikten sonra bir düşüncemi daha doğrulamış oldum. Türk takımları bu işte başarılı olabilmeleri için transfer politikalarını baştan aşağıya değiştirmeliler. Hatta ellerindeyse bunu yapabilmek, tamamen kulüplerinin alt yapılarını profesyonel insanlara bırakmalılar. Bu kulübün evladı diyerekten bel bağlamamalılar isimlere... Heleki can yakan bir olay var, menacerlere gebe kalınması. Bunu ortadan kaldırmanın yolu nedir ne değildir pek bilmiyorum. Ama menacerlerin kulüpleri doğru yönlendirmediği aşikar. Kendi paylarını düşünerek özellikle büyük kulüplerimizi birbirlerine düşürmeleri Türk Futbol'u açısından derin bir yara... Ben inanıyorum ki bu işi Türkiye'de profesyonel olarak az sayıda gerçek futbol adamı yapıyor...

Şimdi kendi aynamıza bakıp ufak bir karşılaştırma yapalım. ManU alt yapı oyuncuları ile sahaya çıkıyor 2 maçtır. Arsenal, Olimpiakos maçına alt yapı oyuncularını sürüyor. Yaşları 18 - 21 arası değişkenlik gösteren futbolcular gayette güzel maçlar çıkartıyorlar. Sonuç ne olursa olsun. Bunu tekrar edersek, bizler alt yapı diye ısrarla üzerinde durduğumuz bu olayı gerçekleştiremiyoruz. Bunun sebepleri tabii ki belli. Teknik Direktör, Yönetim vs... Fakat işin başında "Güvensizlik" geliyor. Uluslararası arenada oynamayı bırakın Türkiye Kupası maçlarında bile alt yapıdan oyuncular kadroya pek nadir serpiştiriliyor. Hatta ve hatta, yedek ağırlıklı kadro ile çıkılıyor maçlara... Düşününce elbette Türkiye Kupası maçlarıda uluslararası arenaya giden tünellerden birtanesi. Büyük kulüplerimizin özellikle bu uluslararası arenadan elendikten sonra asla tahammülleri yok Kupa'dan elenmelerine... Bu sebepledir ki birazda alt yapıdan oyunculara şans tanınmaması diye düşünüyorum. Fakat çığırtkanlığı yapılan Türk Futbol'u yıldız çıkartmıyor meselesinin ana kaynağıda direkt olarak insanımızın skorsal başarıların üzerinde durmalarına yöneliyor. Bunun çözümünün ne olacağı konusu ise tamamen muamma. Aslında muamma demeyipde eğitim şart'a bağlamak varda gerek yok.

Yukarıdaki paragrafın başına dönecek olursak, düşünüyorumda bizler bunu becerecek kapasiteye ne zaman ulaşacağımızı çok merak ediyorum. Ben ne zaman Batuhan'ı izleyeceğim Beşiktaş'ımda? Eskişehirspor'dayken (Beşiktaş'ta oynamaması can sıksada) keyifle izliyordum. Ne zaman Can Erdem'in golleri ile "Gooollll" diye bağıracağım, sevineceğim? Ne zaman "Ali Kuçik attı, şampiyonluk geldi" diye unutulmaz bir cümle duyacağım spikerlerden? Bu istediklerim en azından Türkiye Kupası maçlarında bile geçerli olsa yinede amenna diyeceğimi biliyorum. Fakat oyunculara olan güvensizliği kaç kişi yenebilecek bunuda bilemiyorum.

Buarada CSKA yazısında değindiğim Krasic tarzı oyuncuları bulamamamızında başlıca sebebi menacerlerdir, katılırsınızki... Yabancı oyuncu olayınada değinmişken Türkiye'de Milli Takımlar seviyesinde bile artık Türkleştirilmiş yabancılar ile ne kadar ilerleyebileceğimizi görmüş olduk. Bir Ferguson bulmak zor ama, ManU maçında anladım ki bizim sistem ve kapasite olarak Ferguson gibi bir isim yetiştirmemiz bile çok zor. Hatta buna dayanabilecek bir camia bile göremiyorum ben Türkiye'de... O yüzdendir ki biz hala menacerler vasıtası ile ve kendi içimizdeki savaşlarımızla ancak geçici galibiyetlere seviniriz... Acı ama gerçek bu maalesef...

9 Aralık 2009 Çarşamba

Bana Göre


Kod
Ev Sahibi
Misafir
1
0
2
557
DynamoKyiv
Barcelona


X
559
Inter
RubinKazan
X
X

561
Liverpool
Fiorentina


X
562
Lyon
Debrecen
X
X

564
Olimpiakos P
Arsenal


X
566
Sevilla
Rangers
X
X

568
S.Liege
AZ Alkmaar

X

570
Stutgart
U. Urziceni
X


559 , 562 , 566  Kodlu maçlar İY/MS göre; 559 İY 0 MS 1 , 562 İY 0 MS 1 , 566 İY 0 MS 1 .

Güzel Haber

UEFA yaptığı açıklama ile CSKA Moskova'nın şampiyonlar liginden ihraç edilmeyeceğini duyurdu. Bizleride boyalı basın karşısında rahatlatmış oldu. Keza sabahdan beri her haber sitesinde bir ümit daha var gibisinden sözde haberleri görmekten sıkılmıştım. Okumadım çünkü dün belli idi yapılan açıklamadan böyle bir sonuç çıkacağı. 17 Aralık'ta tekrar bu konu UEFA tarafından görüşülecek. Söz konusu 2 futbolcu Ignashevich ve Berezutsky sadece kişisel olarak ceza alacaklar.  Yasaklı maddeyi bildirmeyen doktorlarada sanırım CSKA yönetimi bir ihtar verecektir. Wolfsburg'un hayalleride böylece yıkılmış oldu...

Bitti Rüya !

Geldi geçti rüyalar sahnesi... Buraya kadar götürebildik bu yolda kervanımızı. Maç öncesi CSKA'lılar Taksim'de ve stadın çevresinde turluyorlardı, bağıra çağıra kendilerince. Karşılık vermeden olmaz, taraftarlarımızda onlara "Rubin Kazan" diye tempo tuttular... Tribün eski açık hariç gayet doluydu, tabii daha dolu halinide görmüşlüğümüz olduğundan, eski açığın bu kadar boş kalmasını ben bilet fiyatlarına bağladım... Kapalıda "Şehitler Ölmez, Vatan Bölünmez" bayrağımız 2 takımında sahaya çıkması ile aynı anda açıldı ve ayrı bir güzellik kattı. Hem mesaj verildi, hem görsel açıdan zengin bir durum oldu...
Futbolcular ısınırken takımda İbrahim Kaş ile Toraman'ın olması sistemin yine değişik olacağını gösterdi. Ben olsam Toramanı sağ kanatta oynatır, sol tarafta İsmail ile başlardım, doğrusuda o olurdu zaten. Fakat Sayın Denizli tercihini diğer yönde kullandı. Tello'nun sağ tarafta görev alması kadar aksi bir şey yok. Takımda sorun olmadığını aksine dizilişin yanlış yapıldığını düşünüyorum. Hatta şu olaya çok dikkat ettim. Bu takımın sağı solu hatta orta sahadaki futbolcuları bile direkt olarak kaleye gitmiyorlar. Sürekli yanlara top açma durumu var. Oyun zaten yanlarda tıkandı 90.dk geneline bakarsak. Şişirme toplarla ileriye çıktık kimi zaman. Kimi zamanda atacak adam bulamadık. Defalarca Rüştü'ye döndük kendi eksenimiz etrafında döndüğümüz varken. Çünkü tek forvet oynadı Beşiktaşımız. İnönüde tek forvet... Hatta Anadolu'da da tek forvet... Bu gemi tek forvet ile yürümez... Durum böyle olunca gol pozisyonları bulsakta atamadık. Hele ki Tello'nun maçın başlarında kaçırdığı o atak gol olsaydı daha farklı yazıyor olabilirdik skorsal olarak... Ama olmayınca olmuyor işte. Bence maçın dönüm noktası o pozisyondu.

CSKA'daki Krasic'e değinecek olursak otomatikmen böyle bir futbolcuyu neden biz Türkiye'de göremiyoruz, yada böyle bir futbolcuyu neden yetiştiremiyor bu topraklar diye sorgulamak şart oluyor. Yönetimler Mehmet Topuz gibi bir futbolcu için birbiri ile kapışmak yerine böyle futbolcular için kapışsa, kaybeden taraf bizde olsak epey üzülürüm. Adam resmen üç kez top sürerek kendi yarı alanlarından bizim ceza sahasına kadar indi. Bunuda defalarca tekrarladı. Futbolculuğuna eksi olarak eklenecek hiç bir şey yok. Attığı golde gayet şıktı üzücü olsada... Hatta bu gol sonrası TV'den de izledikten sonra getirdiğim kânaat şudur ki; Önceden kaleciler böyle toplara kalçaları arkada atlamazken, şimdi kalçaları arkada atlıyorlar. Akabinde gol geliyor. Yani kaleci gövdesini değilde, ellerini atlatmaya çalışıyor topa. Bir çok pozisyonda da bu böyle... Bu aşamada Rüştü'nün denediği fantazi ile az kala 2. gol geliyordu ki yine elleri ile atladı topa ve burnuna sert bir darbe aldı... Çıkacak diye beklerken Korcan'daydı gözüm gayet kendinden emin olarak ısınıyordu. Gireceğini düşündüm fakat Rüştü devam edebilirim dedi... Geçmiş olsun dileklerimizide iletelim kendisinden habersiz.


Maçın geneli kafa kafaya geçti gibiydi. Fink'in oyundan alınması kadar gereksiz bir durum görmedim maçta. Uğur İnceman kurtarıcı olarak girecekse oyuna yanlış seçim olduğu aşikar. Uğur bu takımda kurtarıcı olamaz. Zaten girdiği dakika itibari ilede iş olsun diye girmiş gibi idi. Ben Nobre'nin girmesini, Kaş'ın çıkmasını beklerken orta alanda etkili bir ismin oyundan alınması ile bu iş bitti dedim. Ümitler Tükendi, Saldır Beşiktaş! Ferguson'culuk oynamıyorum aksine olağan değişiklikleri dile getirdim bu aşamada. Tello sola çekilip, Nihat sağda görev alabilirdi, Kaş çıktığı taktirde... Bununla birliktede çift forvete dönüş bizim açımızdan daha iyi olacaktı.

Gözler skor tabelasında Wolfsburg maçının beraberliğindeyken girdi beste... Allah Allah Allah Allah, Saldır Beşiktaş, Ümitler Tükenmedi Saldır Beşiktaş... Fakat değişiklikler bunu tersine çevirip, UEFA'yı s...tir et Saldır Beşiktaş'a döndürdü... Bundan sonra yapılacak tek şey, bu takım ile rotasyona doğru girmek...  Ve oyun sistemini daha direkt kaleye dönük olarak geliştirmek.Artık önümüzde yarım sezonumuz ve Ziraat Kupamız kaldı. Rakiplerimizin UEFA'da mücadele edeceğini düşünürsek, lig ve kupa açısından daha aktif duruma biz geçtik. Gönül böyle olsun istemezdi... Fakat gerçek varki Avrupa Maceramız Rusya'da kırıldı, İnönüde yakıldı...

Lig için Saldır Beşiktaşım!

8 Aralık 2009 Salı

Ramak Kala, Koy CSKA'ya !

CSKA Moskova oyuncularından Aleksei Berezutski ile Sergei Ignashevich'in Manchester United maçı sonrası doping yaptığı ortaya çıktı. Aslında doping değilde, soğuk algınlığından dolayı kullandıkları "Sudafed" adlı ilaçta WADA tarafından yasaklı listesinden çıkarılmış olsada, UEFA'dan izinsiz kullanılmasının sakıncalı olduğu bu ilacı kullanmaları kadroda yer almamalarına sebep oldu.

Bizim için bir nevi iyi bir haber. Ama bunlara takılmamamız gerekiyor. Yoksa ManU'da, Wolfsburg karşısında eksik oynayacakmış, mış mış'lara bırakmamalıyız işimizi.

Merak ettim bu ilacı araştırdım biraz. Ciddi bir yan etkisi yok. Şurubu yetişkinler günde 3 kez 1 tablet yada günde 3 kez 2 ölçek olarak kullanabiliyorlar. 6-12 yaş arası, ve 2-5 yaş'a göre kullanımı değişiyor. Nezle, grip, soğuk algınlığı için kullanılıyor ve burun akıntılarını durdurmaya yarıyor. Bir nevi tıkanıklıkları açıyor... Fiyatı ise 4,63 TL. Daha detaylı bilgisi tam burada.

Şimdi gel gelelim kendi durumumuza... Sağolsun Since1903.org sitesinin sahibi Hüseyin arkadaşım, maça gelemeyeceğinden kıyak geçerek kombinesini verdi ve 1 küsür saate kadar yola koyulacağım. Malum bu "teğet" krizden bizde nasibimizi fazlasıyla aldığımızdan kombine alamadık. Tamda sabah muhabbeti geçerken "ulan bu yıl bir şampiyonlar ligi maçına gidemedim" diye sağolsun Hüseyin devreye girdi ve bu haberi verdi. Kendisine teşekkürlerimi buradan da iletmek istedim.

Bu sezon gittiğim maçlarda mağlubiyet ve beraberlik almadık. Galip geldik. Umuyorum ki bu akşamda güzel bir netice ile evime döneyim. Yarında mutlu mesut güzel bir yazı atalım blogumuza. Bunun baş kahramanı takımımız olacağından bu durumda beklediğim kadroyuda paylaşayım; Kalede Rüştü, Savunmada İbrahim Toraman, Sivok, Ferrari, İbrahim Üzülmez, Orta alanda, Ekrem, Fink, Ernst, İsmail Köybaşı, Tello, Fovette Bobô... İş yapmayacak bir kadro değil bu kadro. Ligdeki beraberliğin sebebi olarak düşünülen bu maçta galip gelebilecek kabiliyette oyuncuların bulunduğu bir kadro...

1-0 yada 2 farklı skor ile kendi lehimize karşı sonuçlandırırsak maçı, Wolfsburg'un en az bir beraberlik kopartacağını düşünüyorum. Bu yüzden bu akşam kurtlar ile kartalların gecesi olsun!

Saldır Beşiktaşım !

7 Nefes...

"Siyasete fazla girmek istemiyorum" blogda. Fakat şartlar bizi bu tarafa yönlendiriyor. Bu ülkede herkes bu cümle ile girer siyasi meseleleri konuşmaya. Yeri gelir siyasetçisi bile aynı cümleyi defalarca belkide TBMM'de kullanmıştır. Hatta katıldıkları TV programlarında bile dile getirdikleri olur siyasi bir pgoram olsa bile...



Dün 7 vatan evladını şehit verdik. 3 evladımızında durumu kritik. Allah'a duacıyım sağlıklarına kavuşmaları için. Tokat ilinde bu tür olaylara az rastlanırmış, hatta yapan terör örgütü bilinen örgüt değilde eski gücünü yitiren bir örgütmüş. Burada isimlerini bile anmak midemi bulandırıyor. Terör örgütünün adı sanı olsa ne olur olmasa ne olur? Terör her yönü ile lanet bir olay! Sağ'ında da aynı Sol'unda da. İl olarakta artık nerede ne olacağını kestiremiyoruz. Şu ülkede heran terör olayına kurban gitme durumumuz %60'larda neredeyse. Ve geçmişten beri kimse bu konuda herhangi bir adım atmamakta. Atılan adımlar kimseyi memnun etmemekte.

Son zamanlarda malum "Açılım" olayları gündemde. Ne kadar faydalı ne kadar etkili şüpheliyim bu konuda. İnsanları kutuplara ayırmaktan başka hiç bir şeye yaramayacağı aşikâr. Şimdiden "siz" "biz" olduk daha düne kadar sadece "biz" iken. Çok çabuk bölünebilmemiz ne kadar kötü ve bir o kadarda gerçek. Tabii ki yıllardır altı oyulan bir Türkiye var. Ama bunun insanlara sıçraması bölünmeye yüz tuttu... Demokratik olarak halledilmeli bu tür sorunlar elbette. Fakat söylediğin karşındakinin anlayabildği kadar ise, gül atmak neye çare olur bu durumda?

Gül demişken... Dün bir siyasi parti (parti olduğundan şüpheliyim) milletvekili gazetecilere çiçekleri eziyorsunuz diyerek azarlıyor. Peki bu ülkenin ezdiğiniz çiçeklerinden neden bahsetmiyorsunuz? Taraf olabilmek, taraf olmak güzel şeyler. Ama "hak" "doğruluk" kavramlarını insanın doğru bildiği sürece...Ben kendimden örnek verecek olursam, düşmanımda olsa anlamaya çalışırım sorununu. Yapılanlar tabii ki insanlık çerçevesinde olduğu müddetçe...

Bu aşamada bu ülkeye verilen zarar hiç bir şekilde insanlığı kapsamıyor. Yıkanan beyinlerin yaptığı anarşi masum insanların canını kaç kez daha alacak? Kaç masum daha hayatını ailesinden uzak, kör bir kurşuna verecek? Türk milleti sabırlıdır elbette. Artık gelişen olaylara baktıkça sabrın sonunun selamet olmayacağına doğru bir yol izlemekte bu olaylar karşısında, ki haklıyızda!

Nefes filmi geliyor aklıma; o komutanın söylediği cümle... 59 saniye ile geçiştiricekler seni... Uyuma! Uyursan Ölürsün Türkiye!

Allahtan şehit kardeşlerime Rahmet diliyorum. Allah ailelerine sabırlar versin...

7 Aralık 2009 Pazartesi

Şampiyonlar Ligi: Beşiktaş JK-CSKA Moskova

Avrupa'da 136. kez sahaya çıkıyoruz. Bu maçın önemi çok diğer maçlara nazaran. UEFA Avrupa ligine kalabilme ihtimalimiz var. Diliyorum ki Diyarbakırspor maçındaki kadrodan farklı bir kadroya dönüş olacak. Zaten basında da çıkan haberler bu yöndeydi Diyarbakırspor maçı öncesi...




Antalya'da hazırlıklarını sürdüren CSKA Moskova takımının Teknik Direktörü yaptığı açıklamada Fink, Ernst ve Bobô için özel önlem alacağına değindi. Zorlu bir mücadele olacağının farkındalar. Zaten ilk maçta şansız bir mağlubiyet aldığımızı düşünüyorum. Gol atamama sorunumuzun olduğu ve takımdaki taşların yerine oturmamasından kaynaklanan farklı bir psikolojiye bürünmüş bir Beşiktaş'tı sahadaki. Hala ne denli gol atamama sorunumuzun olduğuna değinecek olursak, Diyarbakırspor karşısındaki kadrounun ne kadar yanlış olduğunuda görürüz. Şampiyonlar Ligi asla ve asla Turkcell Süper Lig arenası değil. Oradaki oyun tamamen farklı ve telafisiz. Bu yüzden kadro seçiminde akılcı daha çabuk iş bitirici bir yol izleyeceğini düşünüyorum Sayın Denizli'nin. Bununda Nobre'siz bir forvetten oluşacağını belirtirim.

CSKA'nın bizden daha iyi olduğunu söylemek yalan olur. Daha önceki maçlarında keza o kadar etkili bir futbol sergilemediler kannımca. Wolfsburg'un ve Beşiktaş'ın kötü olduğu dönemlerde kendilerine pay çıkarttılar bu pastadan. Etkili adamları iki tane sadece. Bunları markaj altına alırsak, misal Fener maçında Fink'in gizli kahramanlığı gibi, çaresiz üzerimize pek fazla gelemeyeceklerdir. Defansımızın sağlam olduğu şu dönemde kadroda pek oynama olmazsa iş bitirici sistemle galip geleceğimizi düşünüyorum.

Fransa-İrlanda arasında oynanan Dünya Kupası baraj maçının hakemi Martin Hansson yarınki maçı yönetecek. Henry'nin eli ile müdahele ettiği pozisyonu görmeyip neticesinde İrlanda kalesinde gol olup, İrlanda'nın Dünya Kupası'na katılamamasında büyük bir rol oynamıştı. Şampiyonlar Liginde pek fazla hakem konuşulmaz. Umarım iki taraf içinde adil bir maç yönetir. 

Maçın bilet fiyatları;
Eski Açık: 60,00 TL
Kapalı Alt: 175,00 TL
Kapalı Üst: 200,00 TL
Numaralı Kenar: 225,00 TL
Numaralı Orta: 250,00 TL
VIP Alt A - F: 250,00 TL
VIP Alt B - E: 320,00 TL
VIP Alt C - D: 400,00 TL
VIP Üst A - F: 450,00 TL
VIP Üst B - E: 650,00 TL
Yeni Açık: 60,00 TL
 
Tarih: 08.12.2009
Saat: 21:45
Stat: İnönü

Rus takımlari ile 24. kez karşılaşıyoruz. 5 Galibiyet, 5 Beraberlik, 13 Mağlubiyet almışız. Diliyorum ki bu maç 6. Galibiyetimiz olsun Ruslar'a karşı...

Saldır Beşiktaşım !

6 Aralık 2009 Pazar

Çuvaldızı Kendine Batır(ama)mak...

Dün akşam Tahkim Kurulu'ndan MHK'ya kadar giydiren bir başkan vardı sahnelerde... Faulleri verilmemiş, akabinde gol olmuş. Penaltı çalmıyormuş hakemler kendilerine... Ne garip geçen sezon bolca penaltılar ile ilerleyen bizdik sanki. Ne olduda isyan eder oldu anlamak zor.

Bu zamana kadar konuşmamasının sebebi, Kulüpler Birliği başkanı olmasından kaynaklandığını belirtirken ne kadar kin güttüğünü gözlerinden okumak çok basit. Tamam hakkın gasp edilir, hakem sürekli aleyhine çalışır fakat bu konulara değinirken kendi futbolunuda futbolcunuda göz önünde bulundurman gerekir.

Beşiktaş maçında öncesi ve maç sırasında, C. Kâzım'ın gerdiği ortamı, bunun öncesinde gs maçında Baroni'nin yaptıklarını ve Bilica'dan kaynaklanan Eskişehirspor maçındaki topsuz alanda rakibine yaptığı hareketi es geçmemen lazım sayın Aziz Yıldırım... Hatta daha eskilere uzanırsak Lugano'nun ne kadar kurallara saygılı olduğunuda bu aşamada dile getirebiliriz. Önce çuvaldızı kendine batırmalısın. Tabii bende demiyorum MHK ve Federasyon sütten çıkma ak kaşık. Değil illaki... Ama hak savunacağım derken kendi kusurlarını ört bas etmemelisin. Senin gibi bir makamda oturan insana yakışmayacak sözler sarf etmemelisin. 

Rıza efendi 2 Ekmek 1 Süt pankartı ile ortamı gerdirmemelisin...
O Rıza efendi sana koltuk terk ettirir...
 
Bu resmi o girişe koymak çok basittir. Fakat altındaki "Şimdi Savaş Zamanı" gibi bir cümleyi oraya yazmaktaki asıl amacı şimdiden herkes sorgulamalıdır. Fenerbahçe Taraftarı'nın temiz olduğundan ön yargısız yazıyorum, şüpheliyim. Hangi amaçla bu yazı oraya yazılır. Aziz Yıldırım savaşçı ise bir kulübün başında ne işi var? Çıksın gitsin Kuzey Irak'a... demezler mi?