19 Aralık 2009 Cumartesi

#11 Mert Nobre

Tam 286 gün sonra, Mart 2009'daki Ankaraspor maçından bu yana gol atamayan Nobre dün akşam gol attı. Nobre'nin şerefine yurtta kutlamalar yapılması düşünülüyor... ( Kaçırdıklarını atsaydı, açık ara liderdik )

Türk statüsünde olması, bir gün dahi kulüpte tutmayacak bir yönetimin olmaması bu sezon hem bizi kendisine mahkum ettiriyor, hem kendi futbolculuğuna yazık ediyor. Sevenlerine saygımız sonsuz. Beşiktaş Futbolcusu olmasıda daha fazla eleştirmemize el vermiyor...

Macera Arama(k)

Ağır zemin, yavaş topçular, fiziki üstünsüzlük vs. vs. Daha bir çok şey saymak mümkün dün akşamki karşılaşma için. Havuzda futbol oynansa belki bundan daha eğlenceli olabilirdi. Hava şartlarının bu derece etkileyeceğini düşünmemiştim bu karşılaşmayı. Oyunun ilk yarısında her ne kadar zemin el vermesede futbol oynamaya üstün olan taraf Bursaspor'du. %54 topa sahip olma oranı ile bunuda gayet net istatistiksel olarak ispat ediyordu. İlk 30 dakikada Beşiktaşımızın %46 topa sahip olma oranıyla oynadığı görüldü. Aslında zeminin azizliği olmasa maç ortada geçebilirdi...

İbrahim Üzülmez'in kullandığı taç atışı sonrası Fink'in kaçırdığı top ile kontra atağa kalkan Bursaspor Sercan Yıldırım ile %100'lük gol pozisyonunu harcamış oldu. Ve Sercan ikinci yarıda da aynı pozisyonun benzerini harcadı. Beşiktaşımızın bu kadar bol pozisyon vermesindeki en büyük etken yanlış dizilişden başka birşey değildi. Keza ilk golü yediğimizde de bir kısım çok bilmişler İbrahim Toraman'ı suçlasalarda arkasından takip edecek Ekrem Dağ veya Nihat'ın o alanda boş adam bırakması, Beşiktaşımızın diziliş hatası idi. Kademeye çabuk giremeyince böyle pozisyonları Bursaya bol bol yakalatmış olduk. Diziliş hatasını sadece kendi alanımızda değil, Bursaspor'un alanında da atak yaparken uyguladık. Geriden takip etmesi gereken Ernst, Fink bunu başarı ile uygulayamadılar. Ceza sahası içinde karambol yaratsada ileri uç oyuncularımız akabinde gelişen atakları engelleyecek yerde değillerdi çoğu kez... Tabii ki şişirme toplarada yapılabilecek pek birşey yoktu fakat son adamımız bile Bursaspor'un orta alanına kadar gitmişti...

İkinci yarıda başarısız paslardaki oranımızı Bursaspor'a göre indirmiştik. Fakat zamansız gelen sakatlıktan ötürü Ferrari'nin oyundan çıkması ve yerine zeminin ağır olmasına rağmen ayakta top tutacak olsada yinede ağır kalabilen Yusuf Şimşek'in dahil olması tamamen Mustafa Denizli'nin hatası idi. Ben Uğur İnceman'ın oyuna dahil olmasını beklerken Yusuf'un girmesi şaşırtıcı oldu biraz... Akabinde Ertuğrul Sağlam'ın stoper mevkiinde oynayan oyuncusunu oyuna dahil ederek, hemde ileri uçta görev vererek kısa kalan savunmamıza tamamen fiziki üstünlük kurması kaçınılmaz sonu getirmiş oldu. Hava toplarına Ekrem Dağ ne kadar müdahele etsede rakibine göre fiziki açıdan zayıf kalması Ertuğrul Sağlam'ın bu oyunu ya duran toplardan yada yan ataklardan çözebildiğini göstermiş oldu.

İlk yarının sonlarında Rüştü kullandığı kale atışı ile sakatlandı. Sanırım Lif'i attı ve doktor ilede kısa bir tartışma yaşandı. Yerine Korcan dahil oldu. Bence ilk maçta Korcan'ı değerlendirmek biraz adaletsizlik olur. Başarı yada başarısız yaftası hemen yapıştırılmamalı. Fakat şunu söylemek mümkün, Gençlere şans tanıyacak bir yönetim ve hoca rastlarsa bu kulübe hem Türk Futbolu hemde Beşiktaş çok kazançlı çıkacak diyebiliriz. Dağ gibi adam Korcan... Şapkadan tavşan çıkmadı, Ligin ilk yarısını lider olarak tamamlayamadık. Hemde zirveyi zorlayan iki tane Anadolu Takımına karşı, Ligin ilk yarısı göz önüne alındığında üstünlük sağlayamadık. Yalnız iş bitmiş değil tabii ki. Önümüzde 17 maçlık bir serüven daha var. Macera arayan Denizli bakalım neler kovalayacak bu periyotta. Yalnız çıkarılacak çok ders var ligin ilk yarısında bunlarıda burada yazıp çizeceğiz önümüzdeki günlerde...

En kötü gün bugünse, Bugünde Beşiktaş !

17 Aralık 2009 Perşembe

TSL 17. Hafta: Beşiktaş JK - Bursaspor

İl Güvenlik Kurulu beklediğimi yaptı, karşılaşmaya Bursaspor'lu taraftarlar alınmayacak. Geçen yılda böyle olmuştu. Bundan sonrada böyle olacak... Taa ki iki takımın taraftarları yada taraftar gruplarının liderleri bir araya gelip illa boyalı basın karşısında barış nutukları atana kadar.. böyle sürüp gidecek.

Aslında bakılırsa her iki takım taraftarlarınında barış adına adım atılması yönünde beklentileri var. Bunu kabullenemeyen fikirlerde mevcut. Fakat istendiğinde bu olay çözüme kavuşturulabilir. İstanbul gibi bir şehirde 1600 kişinin güvenliğini sağlayamamayı düşünebilmek bile bir zaaf. Yani insan düşünce olarak kapılıp gidiyor 1600 kişi korunamıyorsa, 15 milyon (fazlası var eksiği yok) insanın güvenliği nasıl sağlanacak diye... Azıcık bir gezintiden sonra öğrendim ki, Emniyet güçleri açısından eksiği var Polis Teşkilatı'nın. Bu açığı kapatma girişimleride sürüyor Polislik Sınavları ile. AB standartlarını (ne kadar standartsa) yakalamak adına sınavlar ile telafi edileceği düşünülüyor.  AB ülkelerinde 150 kişiye 1 polis memuru düşerken, ülkemizde 300 kişiye 1 polis memuru düşüyor. Doğal olarak bir yandan hak vermekte mümkün Güvenlik Kurulu'na... Ama gel görki sevdanın gözü kör. Sevdaya yasak koymak kadar üzücü birşey yok. Sezon sonu oldu ki lig tekerrür etti diyelim ve Beşiktaş 1-2 puan ile şampyonluğunu son maça bırakıyor, neticesi ne? Beşiktaş taraftarı Bursa'da yasaklı. Bursa'da , Beşiktaş'ta... Daha zor bir durum yok eminim... Futbol karşılaşmasının yancı tarafından şimdilik bu kadar...

Gelelim Beşiktaş'ımıza... Olası kadro tahmini yada herhangi bir kadro girişiminde bulunmak artık zor ama şunu kesinlikle söyleyebilirim Tello sağda görev alırsa, Nihat yada Bobô solda oynar. Beklentimde budur. Biraz geçen senenin eserikliğinden dolayı olsa gerek bu maç beraberlik kokuyor gibi geliyor. Gerçi, geçen sene İnönü'deki maçta Deniz Çoban etkisinide göz önünde bulundurmak gerekli. Sağolsun iki takım içinde kıyım gerçekleştirmesi an meselesi idi. Maçı biraz provoke etti gibi gelmişti bana... Neyse... Ligin ilk yarısının son maçı... Bir nevi köprüden önce son çıkış. 3 puanın ikisini yoktan yere Manisa'da bıraktık. Sezonun ilk yarısını mutlu kapatmak için tekrar Ziraat Türkiye Kupası'nda karşılaşacağımız Manisaspor'u beklemeden Bursaspor'u yenmek şart. Dik oynamak şart. Şut çekmek şart...

Bursaspor'a bakıldığında alt yapısının Beşiktaş'lı isimlerden oluştuğu aşikâr. Anlamak çok zor bu aşamada Bursaspor Yönetimi ve Taraftarlarını. Hem düşürdünüz denir, hem alt yapısı Beşiktaş'lıdır ve bu sadece bu yıl için değil, geçen yıllardada böyledir. Sürekli Beşitaş'lı bir isim kadrolarında mevcuttur. Malûmunuz Ertuğrul Sağlam Beşiktaş'tan feragat ederken, Bursaspor ile anlaşacağını kesinlikle kimse düşünmedi. Ertuğrul Sağlam'ın bu kararına saygımız sonsuz fakat bu durumu nedense yakıştıramadım ben kendisine sözde husumetimizden dolayı olsa gerek diye... Fakat o evreleri atlattı bir çok bünye. Şimdi iyi işler başarması, Bursaspor'u tekrar şahlandırması Türk Futbol'u adına güzel bir adım. Fakat bunun Bursaspor ile sınırlı kalmamasını bir futbol sever olarak daha başarılı işlerde görmeyi istiyor ve bekliyorum. Açıklamalarını okuduğumda kendiside heyecanlı, İnönü mabed'inde Beşiktaş Taraftarının önünde olmak herkesin harcı değil tabii ki... Heleki eski çalıştırdığın takımsa, heleki eski futbolcusu olduğunda...

Bursaspor bu yıl gayet başarılı bir grafik çiziyor. Doğal olarak İstanbul hakimiyetini yıkmak isteyen Bursasporlu taraftarlarda bundan memnunlar. 3 büyüklere karşı oynamak Bursaspor gibi takımları ateşlemekte. Tabii bunda futbolcuların kendilerini gösterme çabalarınında etkisi yüksek. Cuma akşamı futbol seyri açısından kısır bir maç olacağını düşünmüyorum. Gayet heyecanlı bir futbol izlemek dileği ile...

Saldır Beşiktaşım !

14 Aralık 2009 Pazartesi

"Dik" Oyna...

Artık sorgulamak ne kadar doğru bilinmez ama sorgulanacak şeyler, bu takım neden sürekli kanatlara top açar? Top açarken neden bindirme yapmaz diğer futbolcular? Neden dikine oynanmaz bu futbol? Gibi sorularla kafaları meşgul edebiliriz...

Dün ilk dakikalarda iyiydik. Hatta ilk yarı iyiydik sadece desek makbuldur. Manisa'nın dağınıklığından daha da çok yararlanmak varken biz oyunu boğar olduk. Yediğimiz gol Ferrari'nin adam kaçırmasından kaynaklandı. Futbol bu elbette 90 dk. markaj altında tutamıyorsun rakibi. Fakat korner "fobi"lerimiz olacak, daha da çoğalacak bundan sonra. Tello'nun yada Nihat'ın neden kornerleri kullanamağını epey düşünür oldum. Yani zor değil topun altına girip orta açmak, heleki profesyonel bir futbolcu için çocuk oyuncağı  olsa gerek... Futbolcuları bireysel olarak eleştirmeyi sevmiyorum. Nihat yada bir başkası olsun farketmiyor ama Nobre'ye ne kadar yükleniyorsak Nihat'ında bu pastadan payını alacağını sezmemek yanlış olur. Nihat'ın bu yıl itibari ile Beşiktaş'a fazla birşey katamayacağını ben gözlemliyorum. Nihat'ı kazanmak adına onu oyuna sonradan dahil etmek daha mantıklı diye düşünüyorum. Bu aşamada verilen paradan bahsetmekte mümkün. Fakat kaybedecek neyimiz kaldı, bunuda sorgulamamız lazım. Futbolcularımızın paslaşmalarının bile cılız olduğu bir karşılaşmaydı. Ekrem Dağ sanki bir dağın arkasında saklanmış kalmış gibiydi. İkinci yarı orta sahamızdaki etkisizliğimiz ile ilk 5dk yüklensekde, Manisanın bilinçsiz ataklarını kabul eder olduk. Her ne kadar Mesut Bakkal "Fink ve Ernst'i marke ettik" desede biz kendimiz etkisizdik diye düşünüyorum.

Mustafa Hoca bu puan kayıbını telafi edecektir ligin ikinci yarısında fakat işi zora sokmak neden diye düşünmemek elde değil. 70. dk.'ya kadar oyuncu değiştirmemek hem takıma hem sağlığa zarar. Gerçi Denizli'nin mantalitesi bu sanırım. Her ne olursa olsun 70. dk. Beşiktaş için oyuncu değiştirme vaktidir ve bu geçen yıldan beri böyledir. İşin ilginci giren oyuncularımızında isteksiz oluşu asıl meseledir.

6+2 yabancı kısıtlamasının olduğu bir futbol düzeninde 10+1 yabancı ile bile oynasak dün akşamki futbol ile hiçbir yere varamayız. Çünkü Beşiktaş'lı futbolcu boşa kaçmaz, toplar yana açılır, dikine oynamaz... Delgado'yu arar oldu gözlerimiz... Hani derbilerde çok şeyler beklediğimiz Delgado... Ben artık derbilerde birşey beklemiyorum senden, gel şu takımda "Dik" oyna yeter...

13 Aralık 2009 Pazar

Foto Kritik

Dünya'dan fotoğraflar yarışmasında, Dünya'da hareketler adlı fotoğraflar arasından bir foto. Yarışmada ikinci seçilmiş.  Yim Shui Kee Janet , Hong Kong.