Ağır zemin, yavaş topçular, fiziki üstünsüzlük vs. vs. Daha bir çok şey saymak mümkün dün akşamki karşılaşma için. Havuzda futbol oynansa belki bundan daha eğlenceli olabilirdi. Hava şartlarının bu derece etkileyeceğini düşünmemiştim bu karşılaşmayı. Oyunun ilk yarısında her ne kadar zemin el vermesede futbol oynamaya üstün olan taraf Bursaspor'du. %54 topa sahip olma oranı ile bunuda gayet net istatistiksel olarak ispat ediyordu. İlk 30 dakikada Beşiktaşımızın %46 topa sahip olma oranıyla oynadığı görüldü. Aslında zeminin azizliği olmasa maç ortada geçebilirdi...
İbrahim Üzülmez'in kullandığı taç atışı sonrası Fink'in kaçırdığı top ile kontra atağa kalkan Bursaspor Sercan Yıldırım ile %100'lük gol pozisyonunu harcamış oldu. Ve Sercan ikinci yarıda da aynı pozisyonun benzerini harcadı. Beşiktaşımızın bu kadar bol pozisyon vermesindeki en büyük etken yanlış dizilişden başka birşey değildi. Keza ilk golü yediğimizde de bir kısım çok bilmişler İbrahim Toraman'ı suçlasalarda arkasından takip edecek Ekrem Dağ veya Nihat'ın o alanda boş adam bırakması, Beşiktaşımızın diziliş hatası idi. Kademeye çabuk giremeyince böyle pozisyonları Bursaya bol bol yakalatmış olduk. Diziliş hatasını sadece kendi alanımızda değil, Bursaspor'un alanında da atak yaparken uyguladık. Geriden takip etmesi gereken Ernst, Fink bunu başarı ile uygulayamadılar. Ceza sahası içinde karambol yaratsada ileri uç oyuncularımız akabinde gelişen atakları engelleyecek yerde değillerdi çoğu kez... Tabii ki şişirme toplarada yapılabilecek pek birşey yoktu fakat son adamımız bile Bursaspor'un orta alanına kadar gitmişti...
İkinci yarıda başarısız paslardaki oranımızı Bursaspor'a göre indirmiştik. Fakat zamansız gelen sakatlıktan ötürü Ferrari'nin oyundan çıkması ve yerine zeminin ağır olmasına rağmen ayakta top tutacak olsada yinede ağır kalabilen Yusuf Şimşek'in dahil olması tamamen Mustafa Denizli'nin hatası idi. Ben Uğur İnceman'ın oyuna dahil olmasını beklerken Yusuf'un girmesi şaşırtıcı oldu biraz... Akabinde Ertuğrul Sağlam'ın stoper mevkiinde oynayan oyuncusunu oyuna dahil ederek, hemde ileri uçta görev vererek kısa kalan savunmamıza tamamen fiziki üstünlük kurması kaçınılmaz sonu getirmiş oldu. Hava toplarına Ekrem Dağ ne kadar müdahele etsede rakibine göre fiziki açıdan zayıf kalması Ertuğrul Sağlam'ın bu oyunu ya duran toplardan yada yan ataklardan çözebildiğini göstermiş oldu.
İlk yarının sonlarında Rüştü kullandığı kale atışı ile sakatlandı. Sanırım Lif'i attı ve doktor ilede kısa bir tartışma yaşandı. Yerine Korcan dahil oldu. Bence ilk maçta Korcan'ı değerlendirmek biraz adaletsizlik olur. Başarı yada başarısız yaftası hemen yapıştırılmamalı. Fakat şunu söylemek mümkün, Gençlere şans tanıyacak bir yönetim ve hoca rastlarsa bu kulübe hem Türk Futbolu hemde Beşiktaş çok kazançlı çıkacak diyebiliriz. Dağ gibi adam Korcan... Şapkadan tavşan çıkmadı, Ligin ilk yarısını lider olarak tamamlayamadık. Hemde zirveyi zorlayan iki tane Anadolu Takımına karşı, Ligin ilk yarısı göz önüne alındığında üstünlük sağlayamadık. Yalnız iş bitmiş değil tabii ki. Önümüzde 17 maçlık bir serüven daha var. Macera arayan Denizli bakalım neler kovalayacak bu periyotta. Yalnız çıkarılacak çok ders var ligin ilk yarısında bunlarıda burada yazıp çizeceğiz önümüzdeki günlerde...
En kötü gün bugünse, Bugünde Beşiktaş !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder