18 Şubat 2010 Perşembe

Beşiktaş Öncüdür, Liderdir, Örnektir

Beşiktaş ve her kulübün destekçileri gözünde farklı anlamları vardır.
Benim için Beşiktaş hep öncü, lider ve örnek olmuştur.
Onun için başarıya giden her yol, her zaman mübah olmamıştır gözlerimizde.
Bir temizlik, bir düzelme, bir değişiklik yapılacaksa da bunun çıkış noktası Beşiktaş olmalıdır.
Topuz transferinde buraya yazmıştım. Kayseri yöneticileri TVlerde Topuz'a 2milyon TL maaş verdiklerini söylemişlerdir. Ama daha sonra bu Anadolu Çocuklarının ortaya çıkan belgelerinde Topuz'a yıllık 300.000TL maaş verir gibi vergi ödedikleri tespit edilmişti. Yani sadece Topuz transferinde yıllık 1.7 milyon TL'lik bir meblağın vergisi kaçırılıyordu. Bu suç itiraf edilmiş olmasına rağmen kimse bir işlem yapmadı. O dönem AKP-Fener-Kayseri el ele transferi götürdüğünden bu kimsenin "dikkatini" çekmedi, unutuldu, farkedilmedi, gitti, bitti.
Şimdi Ali Turan transferi gündemde.
Ali Turan'a ilk yıl 600 bin, ikinci yıl 720 bin TL verilmiş. Bu yıl da 860 bin TL sözü verilmiş ve anlaşılmış.
Ali Turan'ın bildirilen maaşı 175 bin TL.
Bize ne bundan diyecekler çıkacak. Ama çalınan bu para hepimizin parasıdır.
Vergi oranları nedir bilmiyorum ama %10'dan az olmayacağını düşünsek, sırf Topuz'ın bir yılında en az 170 bin TL vergi kaçırılmış.
Daha önce Kayseri Vergi Dairesine sitelerinden şikayette bulundum. Sonra da Maliye Bakanlığına. "Eğer bu yapılan yasalsa, vergide gösterilen tutar ile gerçek tutarın farklı olması uygunsa, lütfen duyurun, bizler de arabalarımızda, maaşlarımızda, evlerimizde bu uygulamayı yapalım" dedim. Tahmin edileceği gibi cevap gelmedi.
Ali Turan konusu da unutulacak. Unutturulacak.
Türk futbolunun marka değerinden bahsedenler, arka planda naylon sözleşmeler ile para götürmekte, vergi kaçırmakta.
"Biz Anadolu Çocuğuyuz" diye cümleler kuranlar, gerçek Anadolu Çocuklarının haklarını çalmakta.
Beşiktaş Türk Futbolundaki bu temizliğin da öncüsü olmalıdır.
Yönetimin böyle bir şey yapacağını hiç sanmıyorum ama bizler bir şekilde bunu dile getirebilir, unutulmasına engel olabiliriz.

Okan Arcan

Not: Alıntıdır.

17 Şubat 2010 Çarşamba

TSL 22. Hafta: Beşiktaş JK - Galatasaray SK


Lige verilen aradan beri ufak ufak bir şeyler karaladık. Eskisi gibi süreklilik arz etmesekte bazı şeyleri dile getirdik, dile getirilenleri de buradan duyurduk. Önceki uygulamada yaptığımız gibi maç öncesi ve sonrası yazılara devam edeceğiz. Keza çok ara verdik... Belki de böylesi daha iyiydi, malum ki epey sıkıntılı dönemlerden geçtik. Bu dönemlerde zaman zaman sessiz kalmayı yeğledik. Keza konuşan zarar veriyor yaftasına maruz kalmaktaydı...

Pazar günü Dolmabahçe'de derbi var... Sıkıntının kan kardeşi Beşiktaş'ımız, şaibenin en şuayibi Galatasaray ile karşılaşıyor. Her Galatasaray derbisi öncesi olduğu gibi taraftarımız "nefret" duyguları ile hareket ediyor her cümlesinde... Haklılar, haklıyız da... Mühendis Oktay ağabeyimizin zanlıları ile yüzleşiyoruz her derbide.... Her derbide çalınan şampiyonluklarımızın baş aktörleri ile karşılaşıyoruz çünkü...

Olayın futbol yanını düşünen insan epey fazla tabii ki. Fakat olayın iç yüzünü öğrenene kadar "kardeş" kulüp yakıştırmasını yapan bu zaatlar, nefret tohumlarını bünyelerinde buluyorlar. Doğal olanı da bu zaten.

Beşiktaş'ımızın ilk yarıda ki Gs maçına baktığımızda inanılmaz kaleci hataları ile maçı kaybettiği aşikâr. Bu maç belki de İnönü'de ki Fener maçından önce en çok gol pozisyonu yakalayabildğimiz karşılaşmaydı desek yalan söylememiş oluruz. Serdar Özkan'ın yakaladığı pozisyonları değerlendirememesi ve kalecimiz Rüştü'nün rüştünden uzak bir görüntü sergilemesi ile maçı 3-0'lık skor ile kaybettik. Geldi geçti diyemiyor insan, derbide 3 atmanın mutluluğunu Fener'e karşı yaşadıktan sonra...

Kale de büyük ihtimal ile Rüştü olacak. Mustafa Denizli şaşmaz bu tip oyunculardan ki doğru olan da sanırım bu, bu saatten sonra riske etmeyecektir hiç bir şeyi... Orta saha oyuncularına büyük iş düşecek bir maç olacağı ortada. Bu aşamada da Ernst ve Fink'in oynaması muhtemelen daha sağlam bir görüntü sergileyecektir futbol açısından. Keza Fink yerine Tabata başlar ise doğabilecek kazaların sorumlusu otomatikman Tabata ve Mustafa Denizli olacaktır. En doğrusu kadro konusunda maça saatler kala görmek olacak. Yusuf Şimşek bugün yapılan antrenmana basında çıkan haberlere göre katılmadı, ağrılarından dolayı... Bence Yusuf Şimşek yedek soyunup maçı çevirebilir. Tabii şartların durumuna göre bu böyle bir varsayım. Kadro konusunda net bir şey söylemek zor. E bakınca da yetenekli diyebileceğimiz, peşinden koşturan bir adamımız da yok doğrusu... Takım oyununu oynarsak bu maçı kazanamayız diye bir şey yok. Yeter ki Beşiktaş gibi oynansın. Gaziantep maçında bu ışığı göstermese de bu takım, inanıyorum ki artık kayıpların kendi kellelerine kadar gidebileceğinin farkındadırlar. Yeni yönetimin en azından bazı şeyleri değiştireceğine dair söyledikleri sözlere karşı bu düşünceye kapılmıyor değilim. Oluru nedir deseler olmaz da diyebilirim geçmişi bildiğimizden...

Dönüm noktası olarak gösterilen ve geçmişe karşı bir "öc" alma niteliği taşıyan Gs karşılaşmalarının ben de ayrı yeri vardır. Keza "aristokrat" olarak geçinen bu camiaya karşı halkın tokatı olarak saha da Beşiktaşımızın vereceği ders her daim bu "aristokrat" tayfasının içine oturmuştur ve bu çevremde ki insanlarda gözlemlediğim bir durumdur.

Maçın hakemi Fırat Aydınus olarak açıklandı. Fırat Aydınus'un inandığım tek yönü etki altında kalmadan verdiği kararları uygulaması. Beğendiğim bir hakem diyemiyorum. Hakemlerimizin beğenilecek derece de maç yönetmediklerini sadece Beşiktaş açısından değil, Anadolu Kulüpleri'nin karşılaşmalarını izlediğimde de görüyorum. Bu sezon Aydınus Beşiktaş'ımızın 2 maçını yönetti ve 2 maçtan da galip ayrıldık.

Uzun uzadıya karaladığımız bu yazı da son olarak "Bilet Fiyatları"na değinelim. Asgari ücretle çalışan işçinin maça gitmesi hayatının geri kalanını sıkıntıya sokması demektir, desek hiç abes kaçmaz. Yönetim nasılsa derbiler de her şekilde bu tribün dolar mantığıyla hareket etti sanırım. Bu düşünce ile hareket ettiğini düşünürsek, karaborsaya ekmek kazandırmaktan başka bir şey söyleyemeyiz. Sonra çığırtkanlığı yapılır kulübe destek olun diye... Sen taraftarına böyle sunarsan pastayı, tabağı kırık alırsın paşam...

Şampiyonluğu hedefleyen bir yönetim, şampiyonluğu isteyen futbolcular... Söz bundan sonra bu ikilide... İsteklere ulaşmak kolay değil... Umarım gülen taraf biz oluruz.

Saldır Beşiktaş'ım !


Not: Galatasaray'ın uefa maçını da göz önünde bulundurursak, maçın gidişatı açısından üstünlüğümüz var diyebiliriz. Hatta Galatasaray'ın sakatlarınıda düşündüğümüzde rehavete kapılmadan çalışmalar sürer ise, 3 puanı kazanamamak değişik olayları akabinde getiricektir Beşiktaşımızda...

Gecikmiş Anket Sonucu

Geç bir dönüş oldu bu blog adına. İşler, sınavlar ve yaşam çabaları adına nette vaktim olsa da yazacak pek vakit bulamadığımdan zaman ayıramıyorum. Geçen süre zarfında gözlemlediğim epey olay var tek tek değinmek istiyorum. Tabii sınavlar ve işlerden zaman bulabilirsem...

Gelelim anketimize... Sanırım bir hafta önce açmıştık anketi. Hani şu kongre sonrası gelişen olaylara karşı bir tepki yoklaması çekelim dedik. Netice resimde görüldüğü üzere... Fazla etkisi olmasa da bu anket olaylarının, insanların yorum kısmına üşenip yazmadıklarını tek tık ile dile getirmeleri için basit bir sistem. 33 kişiden 30'unun "Demirörensiz Günler"i tercih etmesi de göz ardı edilemez bir durum. 3 kişinin "Şampiyonluk" tercihi de tabii ki değerlendirilmeli...

Saygılar, Sevgiler...