10 Aralık 2009 Perşembe

Bir Düşün(ce)

Dün akşam Şampiyonlar Ligi maçlarınıda izledikten sonra bir düşüncemi daha doğrulamış oldum. Türk takımları bu işte başarılı olabilmeleri için transfer politikalarını baştan aşağıya değiştirmeliler. Hatta ellerindeyse bunu yapabilmek, tamamen kulüplerinin alt yapılarını profesyonel insanlara bırakmalılar. Bu kulübün evladı diyerekten bel bağlamamalılar isimlere... Heleki can yakan bir olay var, menacerlere gebe kalınması. Bunu ortadan kaldırmanın yolu nedir ne değildir pek bilmiyorum. Ama menacerlerin kulüpleri doğru yönlendirmediği aşikar. Kendi paylarını düşünerek özellikle büyük kulüplerimizi birbirlerine düşürmeleri Türk Futbol'u açısından derin bir yara... Ben inanıyorum ki bu işi Türkiye'de profesyonel olarak az sayıda gerçek futbol adamı yapıyor...

Şimdi kendi aynamıza bakıp ufak bir karşılaştırma yapalım. ManU alt yapı oyuncuları ile sahaya çıkıyor 2 maçtır. Arsenal, Olimpiakos maçına alt yapı oyuncularını sürüyor. Yaşları 18 - 21 arası değişkenlik gösteren futbolcular gayette güzel maçlar çıkartıyorlar. Sonuç ne olursa olsun. Bunu tekrar edersek, bizler alt yapı diye ısrarla üzerinde durduğumuz bu olayı gerçekleştiremiyoruz. Bunun sebepleri tabii ki belli. Teknik Direktör, Yönetim vs... Fakat işin başında "Güvensizlik" geliyor. Uluslararası arenada oynamayı bırakın Türkiye Kupası maçlarında bile alt yapıdan oyuncular kadroya pek nadir serpiştiriliyor. Hatta ve hatta, yedek ağırlıklı kadro ile çıkılıyor maçlara... Düşününce elbette Türkiye Kupası maçlarıda uluslararası arenaya giden tünellerden birtanesi. Büyük kulüplerimizin özellikle bu uluslararası arenadan elendikten sonra asla tahammülleri yok Kupa'dan elenmelerine... Bu sebepledir ki birazda alt yapıdan oyunculara şans tanınmaması diye düşünüyorum. Fakat çığırtkanlığı yapılan Türk Futbol'u yıldız çıkartmıyor meselesinin ana kaynağıda direkt olarak insanımızın skorsal başarıların üzerinde durmalarına yöneliyor. Bunun çözümünün ne olacağı konusu ise tamamen muamma. Aslında muamma demeyipde eğitim şart'a bağlamak varda gerek yok.

Yukarıdaki paragrafın başına dönecek olursak, düşünüyorumda bizler bunu becerecek kapasiteye ne zaman ulaşacağımızı çok merak ediyorum. Ben ne zaman Batuhan'ı izleyeceğim Beşiktaş'ımda? Eskişehirspor'dayken (Beşiktaş'ta oynamaması can sıksada) keyifle izliyordum. Ne zaman Can Erdem'in golleri ile "Gooollll" diye bağıracağım, sevineceğim? Ne zaman "Ali Kuçik attı, şampiyonluk geldi" diye unutulmaz bir cümle duyacağım spikerlerden? Bu istediklerim en azından Türkiye Kupası maçlarında bile geçerli olsa yinede amenna diyeceğimi biliyorum. Fakat oyunculara olan güvensizliği kaç kişi yenebilecek bunuda bilemiyorum.

Buarada CSKA yazısında değindiğim Krasic tarzı oyuncuları bulamamamızında başlıca sebebi menacerlerdir, katılırsınızki... Yabancı oyuncu olayınada değinmişken Türkiye'de Milli Takımlar seviyesinde bile artık Türkleştirilmiş yabancılar ile ne kadar ilerleyebileceğimizi görmüş olduk. Bir Ferguson bulmak zor ama, ManU maçında anladım ki bizim sistem ve kapasite olarak Ferguson gibi bir isim yetiştirmemiz bile çok zor. Hatta buna dayanabilecek bir camia bile göremiyorum ben Türkiye'de... O yüzdendir ki biz hala menacerler vasıtası ile ve kendi içimizdeki savaşlarımızla ancak geçici galibiyetlere seviniriz... Acı ama gerçek bu maalesef...

Hiç yorum yok: