30 Temmuz 2010 Cuma

Maç Sonu # Olacak Olacak...

Plzen karşısında ortaya konan futbol elbette düşündürücü. İlk ciddi sınav'da bu kadar tökezlemek, Beşiktaş'a göre epey geride olan bir takımın bu kadar  atik olmasını Beşiktaş'ın önleyememesi elbette sistemsel sorunlardan kaynaklanıyor. Fakat ortada bir gerçek var ki, Beşiktaş'ın geçen seneki defansif oyununu kolay kolay terk edemeyeceği... Bu dönüşümün biraz uzun sürmesi olası sıkıntıları akabinde getiricektir. Bileti kesilen/kesilecek futbolcuların acaba ne kadar doğru bir karar olduğu düşündürdü dün akşam için. Fakat bir maçlık değerlendirmelerde bulunmayan ben, az önce dediğim Beşiktaş'ın ardından gelen bu takımın karşısında ortaya konan futboldan ve futbolcu seçimlerinden ötürü düşündüm... Ki taraftar forumlarında gördüğümüz kadarıylada yangına körükle gidenler sivrilmiş bile... İlk ciddi sınavda bu kadar yüklenilmemeli... Dikkat edilmeli yorumlara...


Doğrusu işin diğer tarafına bakınca taraftarlarında "Galacticos" olarak gördüğü Beşiktaş'tan beklentileri yüksek. Yıldız transferlerden beklentiler yüksek... Real Madrid'i çalıştırmış hocadan beklentiler yüksek... Akabinde gelen yorumlarında negatif olması doğal kalıyor... Ama biz Beşiktaş taraftarları olarak ne istediğimizi ne kadar biliyoruz? Ya da ne kadar istiyoruz?.. Önce bunu tartmak gerek, düşünmek gerek...

Takımdan gidecek isimlerin başında son zamanda Ferrari ismi geçmekte.. Hızlı yaşantısından mıdır yoksa Schuster'in formatına uymadığından mı bilinmiyor. Fakat bir o kadar gerçek var ki ortada, Beşiktaş'sız Ferrari bu sisteme uymadığı söylensede zorlanacaktır. Dün akşam ne yan toplarda, nede göbekten gelen ve duran toplarda "süpürücü" olarak ne Sivok, ne de Toraman görev yapamadı. Tabii ki defansın önde kurulmasından kaynaklanan problemler olsada ve hatta ileride 4 forvet olarak kalan Quaresma, Nihat, Nobre ve Delgado'nun tandem anlayışları ve geri dönüşleri olmayınca sıkıntı had safhaya vardı... Bu işin çözümü kesinlikle Ernst'e yardım edecek Necip yada Fink'ti... Fink'in de gidecek olması orada olası sakatlık yahut formsuzluk neticesinde sıkıntıların artacağını gösteriyor. Tabii Guti'nin gelişi ile o bölgede ofansif bir hareketlilik ve oturmuşluk gözlenecektir... Fakat tek ön libero'nun 90' için sıkıntılarını maçlarda görecektir bu gözler...


Plzen takımının kendilerine göre bir oyun anlayışı var. Futbol'un gerekleri olan pres ve topu yorma işlemlerini bence gayet yerinde yaptı. Ciddi olduğunu tahmin ettiğim bir takımken, Beşiktaş'ın bu kadar aciz davranacağını düşünmemiştim. Tam saha pres ile ilk yarı topla oynama üstünlüğünü ellerinde bulundurdular. Zaten çalışmış bir pozisyon ilede gol'ü buldular. Burada 10 tane Beşiktaş'lının ceza sahasına yığılmasının sıkıntısını düşünmek gerek.. 

Hakan Arıkan'ın kaleciliğinden hiç tereddütüm olmamıştı... Tek çekeceği sıkıntı Defansın önde kurulması ile onlara yakın olmak istemesi ile kaleyi biraz açması olacak. Keza dün akşam Plzen takımının orta alandan kaleye aşırtma vuruşları ile gayet net gördük... O 8-0'ı sadece Hakan'a, O 4 golüde sadece Hakan'a yıkan sevgili medya da bu yıl umarım dillerini midelerinde bulacaklardır. 


Yukarıda değindiğim gibi Defansif futbol'dan Ofansif futbola geçişin sıkıntılarını yaşıyoruz. Birde değinmeden geçemeyeceğim uç oyuncularının arkadaşlarına yardımcı olmamalarının sıkıntıları eklenince beklentileri karşılayamayan bir Beşiktaş çıktı ortaya... 

İnönü'nün farklı olacağı kesin... 3-0 , 5-0 beklentilerine giren arkadaşlara "gaz"lamalara gelmemelerini tavsiye ederken, artık yıldız transfer rüyalarından uyanıp kendilerine gelmelerini tavsiye ediyorum... Neticede futbol "zeka" ile oynanıyor farkında mısınız?

Hiç yorum yok: