Öncelikle şunu belirteyim ( sanırım iki oldu yazıya öncelikle diye başlıyorum ) işlerden dolayı pek fazla blog ile ilgilenemedim. Örneğin geçen gün ki ihale olayından atmam gereken yazıyı atamadım. İhmal ettiğimin farkındayım. Kısa zamanda tekrar eskisi gibi içi dolu postlar ile devam edeceğim inşallah.
Değineceğim konu ihale meselesi. Malûmunuz 321 Milyon Dolar'a Digiturk yayın ihalesini almış oldu. Büyük bir rakam. Şuan ki kurdan hesaplarsak, 467697000 TL ediyor. Deli para değil mi? Geçen 4 yıl önceki ihaleyi ben pek hatırlamasam da, hatırlayan arkadaşlardan öğrendiğim kadarı ile Federasyon yetkilisi ilk teklif bedelinin biraz daha artması için rica da bulunmuş... 4 yılda çok şey değişmiş demektir bu da... Ekonomik anlamda da değişmiş gibi gözükse de "Beş para etmez" dediğim lig'in yayın ihalesinin bu bedel ile satılması kulüpler için daha iyi oldu. Aktarılacak kaynak önemsenmeyecek cinsten değil.
Peki maddi anlamda ki değişikliğin futbol kalitesi, yayın kalitesi, yorumcu ve program kalitesi yönünden ne gibi değişikliklere uğradığını düşünürsek, kocaman bir "0" görmüş oluyoruz. Hâlâ Erman Toroğlu ve Şansal Büyüka mangal yakma havalarında yaptıkları "Maraton" programını izleyeceğiz büyük ihtimalle. Hatta izleyeceksiniz... Tarzım değil haberlerde çıktığı kadar bakarım sayın ikiliye... Aslında maraton programının da isminin değişmesi gerekli diye düşünüyor insan. İsim maraton (lig'e uyarlanmış olsa da) programın gidişatı tamamen köy kahvesi tarzında olduğundan Şansal'ın mekanı olsa ya da Erman'ın Sözlüğü... Fena isim değil hani...
Yani sözün özü şu ki ne kadar para dökersen dök, yayıncı Digiturk ise değişecek pek bir şey olmayacak. Kadrosunu tamamen yenilemediği sürece Digiturk'un "Yayıncılık Kalitesi" adına piero'dan öte gidemeyeceğini görmesi gerekir. Çizgiyi geçer mi geçmez mi orasını işte iyi düşünmesi gerekir...
Değineceğim konu ihale meselesi. Malûmunuz 321 Milyon Dolar'a Digiturk yayın ihalesini almış oldu. Büyük bir rakam. Şuan ki kurdan hesaplarsak, 467697000 TL ediyor. Deli para değil mi? Geçen 4 yıl önceki ihaleyi ben pek hatırlamasam da, hatırlayan arkadaşlardan öğrendiğim kadarı ile Federasyon yetkilisi ilk teklif bedelinin biraz daha artması için rica da bulunmuş... 4 yılda çok şey değişmiş demektir bu da... Ekonomik anlamda da değişmiş gibi gözükse de "Beş para etmez" dediğim lig'in yayın ihalesinin bu bedel ile satılması kulüpler için daha iyi oldu. Aktarılacak kaynak önemsenmeyecek cinsten değil.
Peki maddi anlamda ki değişikliğin futbol kalitesi, yayın kalitesi, yorumcu ve program kalitesi yönünden ne gibi değişikliklere uğradığını düşünürsek, kocaman bir "0" görmüş oluyoruz. Hâlâ Erman Toroğlu ve Şansal Büyüka mangal yakma havalarında yaptıkları "Maraton" programını izleyeceğiz büyük ihtimalle. Hatta izleyeceksiniz... Tarzım değil haberlerde çıktığı kadar bakarım sayın ikiliye... Aslında maraton programının da isminin değişmesi gerekli diye düşünüyor insan. İsim maraton (lig'e uyarlanmış olsa da) programın gidişatı tamamen köy kahvesi tarzında olduğundan Şansal'ın mekanı olsa ya da Erman'ın Sözlüğü... Fena isim değil hani...
Yani sözün özü şu ki ne kadar para dökersen dök, yayıncı Digiturk ise değişecek pek bir şey olmayacak. Kadrosunu tamamen yenilemediği sürece Digiturk'un "Yayıncılık Kalitesi" adına piero'dan öte gidemeyeceğini görmesi gerekir. Çizgiyi geçer mi geçmez mi orasını işte iyi düşünmesi gerekir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder