17 Ağustos 2010 Salı

Avrupa Ligi Play-Off 1. Maçı: " Ez Beşiktaş "



Spor Toto Süper Lig'e net bir skorla başlangıç yapan takımımız, bu akşam UEFA Play-Off maçı için Beşiktaş İnönü Stad'ında HJK Helsinki ile karşı karşıya gelicek. Daha önce 1994 yılında karşılaştığımız Helsinki takımı ligini Avrupa kupalarında temsil eden tek takım. 1907 yılında kurulan takım Finlandiya liginden, Şampiyonlar Ligi'ne yükselebilen tek takım ünvanını da elinde bulunduruyor. Takım oyununu sahaya yansıtan Helsinki takımını daha önce Finlandiya Milli Takımı'nıda çalıştıran Antti Muurinen çalıştırıyor. 97-99 sezonlarında da takımın başında bulunan Antti Muurinen başarılı bir futbol adamı... HJK'dan bu kadar bahsetmek kafi...

Gelelim Beşiktaş'ımıza...

Dün bir şok haber aldık Kaleci Hakan Arıkan'ın sol ayak bileğinin burkulup maçta oynayamayacak olması ile. Fakat Cenk gibi alternatifin oluşu ile rahatladık. Umuyorum ki Hakan Arıkan tekrar eldivenlerine kavuşur. Yapılan yıldız transferlerin ve transfer sezonunda yapılanların arasında en mantıklı gördüğüm isimdir keza kaleci Cenk. Umuyoruz ki Villareal karşısındaki performansının üzerine koyup bu akşam da bizlerin yüzünü güldürür... Kiii, Cenk'e gelmeden önce defans blogumuzun bana göre S.O.S vermesi Cenk'e bu kadar duacı olmama sebeptir. Sistemden kaynaklanan sorun olduğu aşikâr. Fakat buna bir çözüm bulmalı sayın Bernd Schuster. Sivok'un sakatlığı ve Ferrari'nin gözde çıkmasına kadar kaos'a bürünen defans blogumuz maç esnasında kale ve orta saha ile olan mesafeyi dengelemeli mutlaka. İleri çıkışlardan sonra geri dönüşlerin (futbolcuların kişisel becerilerine değinmeden) ekip olarak zor olduğunu görmekteydim hazırlık maçlarında da... Keza Bucaspor karşısında da bu tekrarladı bir kaç kez... Dilerim HJK, Bucaspor gibi acemice hataları bünyesinde barındırıyordur...

Bernd Schuster'in Süper Lig de yabancı kontenjanına takılan futbolculara şans vereceği bir maç olarak göze çarpıyor bu maç. Keza kendisi UEFA maçlarında yabancı kontenjanının olmayışını memnuniyetle karşıladığını ve alternatifleri çoğaltabildiğini dile getirdi. Hilbert ve Holosko'nun 11'de görev almasalarda yedek olarak soyunacaklarına değinen Schuster'in aklında bir forvet oyuncusu olduğunu da belirtti. 3 kulvarda yarışmak istiyorsak Bobo ve Nobre'nin yanına mutlaka transfer yapmalıyız diyen Schuster, böylelikle resmi sitedeki bekleyiş ile heyecanlanan taraftarlarında tekrar transfer nöbetlerine girmelerine sebep oldu :) 

Süper Lig maçı sonrası pek bir şey karalamak gelmedi içimden. Fakat o maç için söylenecek iki cümle var ki biri Guti ve diğeri de Quaresma için. Guti sahada 10 dakika dursa pas verse maç sonuca gider. Quaresma ise oyunu öyle dengeleyen bir adam ki şuan için mükemmel bir şekilde yön vermekte oyuna. Beşiktaş tamamen bu yıldızlara göre tempo belirlemekte şimdilik..

Ortalıkta dolanan 3-0, 5-0 gibi hayalperest olan arkadaşlar gibi olmadım hiç bir zaman. İllaki insan gol izlesin istiyor Beşiktaş maçlarında... Fakat bu tür maçlarda acı ile kıvranan bir mide hastasına dönüyor sanki insan. Ki o zaman diyor 1-0 olsada yeter diye... Daha önce Ezme Beşiktaş, adlı yazıda yorum yapan arkadaşa cevap veremedim. Ezme, derken ben Beşiktaş'ın klas ve camia olarak altında kalan takımlara karşı böyle birşey yapmamasını hoş karşılayamayacağımı belirtmiştim. HJK ve bundan sonra olası tur atlamalarda ve gruplarda karşımıza çıkacak takımlara karşı " Ez Beşiktaş."

Hiç yorum yok: