Futbol kendi özerkliğinde oynanan bir oyundur. Hakemlerin atanması, futbolculara ve yöneticilere attıkları sms ya da verdikleri beyanat sebebiyle verilen cezaların merkezi PFDK’da öyle… Buraya atanan isimlerin Türk Futbolunun geleceğine yön verdiklerini hepimiz biliyoruz. İlgili kişilerin sürekli “marka değeri”nden bahsettikleri ortamda dün akşam bir derbi katledildi ve hepimiz şahit olduk. Bu insanların Türk Futbolunu tanıdıklarından benim şüphem vardı ve artık bu saatten sonra TFF ve türevlerine karşı hissiyatım hiçte iyi bir sağlama çıkarmadı… Yetkililerin tuttukları takımları bilmiyorum. Sadece söylentilerden ibaret bazı şeyler. Fakat ben eminim ki TFF, PFDK ve MHK’nin atamaları ve verdikleri cezalar ile hangi kulübe ne denli yakın olduklarını hepimiz çözebiliriz. Kimse tutup da Türk Futbolu yükselişte demesin. O belki de Milli Takım olarak 5, 6 yada 4 yediğimiz babalarımızın zamanındaydı… Yani bu insanlar TV’lerde kendilerine etmedik lafı bırakmayan spor yada skor yazarlarından hiç mi utanmıyorlar. Hadi biz taraftarların isyanına kulak vermemeleri normal diyelim ( ki hiç normal bir durum değil ). “Çok iyi dostumdur ama…” diye başlayan cümleleri endüstrik futbolu bu ülke yeni yeni tanıdığından beri ( ve ben o zaman çocuktum ) sürekli duyuyoruz… İnsani yönden evet insanız hata yapma oranımız elbette var. Fakat hataları tekrar etmenin ve ettirmenin bedelini başka camialara yüklemenin açıklamasını yapmamak ya da yapamamak artık can’a tak etti ! Birilerinin sizden hesap sormaması da utanç verici… Ben ve yaşıtım hatta benden büyükler bile artık bu masallara karınları tok. Onca insanın ah’ını almak cabası… Yani sizler yönettiğinizi sandığınız Türk Futbolunu bırakın, ilkokul 5.sınıfın başkanlığını yapsanız “ip”leyen olmaz. Fakat bulunduğunuz makam itibari ile “özerk” diye nitelendirilen federasyonun imkanlarını sonuna kadar kullanabildiğiniz için “sen” sıfatından “siz” sıfatına geçmeniz otorite anlamında size anlam yüklüyor farkında mısınız? Hanginiz istifa ettikten sonra gündemde yer bulabiliyorsunuz? Hanginiz kirli oyunlarınızı sürdürebiliyorsunuz? Yani demem o ki; eğer ki makamınızda olmasanız şu ülkenin gözünde adını veremeyeceğim kişilikler ile aynı sınıfta olacaksınız. Bu laftan sınıf ayrımı yapıldığını kastetmediğimi de belirtmek isterim.
Malumunuz öyle ya da böyle Yıldırım Demirören bu kulübün başkanı… Kendisinin icraatlarını ben de hoş karşılamasam bile attığı bir sms ile ceza verilmesi, üzerine bir de basına Mahmut Özgener tarafından sızdırılması tamamen acizlik, tamamen arsızlıktır. Bir derbi haftasına rastlaması da işin rastlantı boyutudur kimine göre… Beşiktaş camia’sı maç haftasında hakem atamalarına dikkat çekerek, hakemin atandığında da Hüseyin Göçek’in bu karşılaşmayı kaldıramayacağını belirtti… Ve siz Türk Futbolunun patronları olarak ciddiye mi almadınız bilinmez, fakat göz göre göre bir katliama yataklık yaptınız. Artık inancım kalmadı bu lig’e… Bu emin olun danışıklı dövüş olmaktan çıktı tamamen bazı art niyetli insanların oyununa döndü. Artık icraatlarınızla, Milli Takıma getirdğiniz antrenörleriniz ile, içine fesat karıştırdığınız Türk Futbol Ligi ile övünün! Hatta kazdığınız kuyuya kendinizi düşürüp verdiğiniz açıklamalar ile “yöneticilerin hakemlere etki ettiği”ni dile getirin ki biz daha bir gülelim içler acısı halinize…
Bazı bloglarda Süper Kupa’dan bu yana bişey değişmediğine değinmiş arkadaşlar. Ben bunu taa 90’lı yıllara kadar ispat edebilirim herkese… Hatta yakın geçmişte Fortis Türkiye Kupası finalinde verilen penaltı ile bağdaştırmamak aptallıktan başka bir şey olamaz. Gönül yapayım diye çalınan penaltılar ile skora olası etkisi kaçınılmaz bir hakem izledik o maçta da… Ve dün gece ki katliamın kuryesi Hüseyin Göçek’in GÖZÜ ÖNÜNDE Lugano’nun elle kestiği topu görmeyip, alakasız bir pozisyon da Uğur İnceman’a Bilica gibi ahlâk yoksunu bir adamın yaptığı harekete düdük çalması da, yukarıda değindiğim Kupa Finali ile paraleldir. Yani sanmayın ki Beşiktaş’lı olarak canı yanan birisiyim. Hayır tamamen Türk Futbolunun içine edilmesini sindiremeyen bir futbol sever ve Türk genciyim.
Tv’yi izliyorum yani Beşiktaş’ı tutmayan yazar ve otoriteler(?) bile verilen kırmızı kartları çalınan çalınmayan düdükleri şaşkınlıkla izlediklerini dile getirirken siz nasıl rahat ediyorsunuz çözemiyorum. Futbolun beyazına çamuru siz bulaştırdınız…
Yaptığınız icraatlar ile inanın ki soğuttunuz Türk Futbolundan… Ama emin olun ki bazı bünyelere kin tohumlarını da siz kendiniz ekmektesiniz. Artık çapasını da Bilica gibi yaparsınız eşeleyerek…
Maç kadrosu ve futbolcuları eleştirmeye dilim varmıyor. Bu demek değildir ki iyi haldeydiler. Fakat dün kurulu bir düzene Beşiktaş kurban gittiği için ne sistemi, ne kadro yapısını ne de başka bir şeyi eleştiremiyor insan.
İbrahim Toraman ve diğer futbolcularımızın canları sağolsun.
2 yorum:
İyi analiz...
Teşekkür ederim abi.
Yorum Gönder