8 Kasım 2009 Pazar

Netice Güzel, Hatice Best Model !


Neticeye değilde haticeye dikkat çekiyoruz sezon başından beri. Tamam bu takım en kötü halde bile Süper Lig arenasında kazanıyor, ama istekleri ne derece karşılıyor muamma... Sahaya sürülen ilk 11, maçın gidişatı gibi önemli olan durumlar var. Heleki dizilişi sorgulayacak olursak sezon başından beri kanayan yara Beşiktaşımızda...
Şimdi sorupta türlü cevap veremediğim bir soru var bünyemde...
1- Forvet ne iş yapar?
C: Beşiktaş takımında forvet ileride basmaz, forvet dediğin ayağında top tutamaz, forvet dediğin ortasahada top öldürür, Forvet dediğin gelen ataklarda boşa kaçmaz gibi sıralayabileceğim bir çok beceriksizliği bünye kendi kendine cevaplıyor. 

Nobre'den artık dünyalık bir şey istemiyorum, ahiretim için bana sebep olup şu takımda durma... Sistem olarak Mustafa Denizli ne kadar başarısızsa, görev alan futbolcuda akıl oyunu olan futbol için o kadar şanssız. Sadece Nobre değil Bobô'nunda bu paydan nasibini alması söz konusu. Futbolcu kardeşlerim, abilerim, Kartallarım, gidin ileride basın. Rahat rahat çıkartmayın rakibi atağa... Dün ilk 30dk.'daki pas oranlarına bakınca sebebi ve sorumluları ileri uçta görev alan futbolcuların %37 gibi amatörde bile rastlanmayan bir oranı düşünüp kendi adlarına birşeylere çabalamaları lazım diye düşünüyorum. Gerçi 10,5 numaramız Tabata'nında kişisel beceriksizliği, aklının bitsede gitsek modunda olduğunu görüpte birazda forvetlerimize haksızlık olur.
Trabzonspor'un kendi evinde rahat oynaması kadar doğal birşey yok, eyvallah... Fakat Beşiktaş'ında kalitesi ortada olan Trabzonspor'u seyredecek lüksü yok. El kol sallayarak ileriden top çıkartılması Beşiktaş defansı için kaçınılmaz gol sorununu, hatta kart sorununu göz önüne getiriyor.

Dünkü dizliş gol yemeyeyim ama atmayayım mantığındaydı... Allah'tan Hakan Arıkan vardı kalemizde, kronik Rüştü olsa idi beceriksiz Trabzon forvetine bile dayanamayıp Gs faciası gibi bir maç çıkarabilirdi... Hakan'a her zaman güvenmişimdir. 8 değil 10 yese bile Hakan Arıkan'ın motive edilmesini düşünüyorum. Motive edilmesinde en büyük etkende çıkıp Kartallar gibi kalesinde her maç görev almasıdır. Keza Hakan Arıkan'ın ne denli bir kaleci olduğunu transfer dönemindeki söylentiler ile ortaya koyabiliriz.


Şu; boşa kaçma, top çalma meselelerinden o kadar sıkıntıdayız ki, peşin yargı ile her futbolcuyu ipe götürebilecek bir alt yapının bünyelere inşaa edildiği dönemde, kalitesini ortaya koyacak adamları bile asacağız neredeyse... Yusuf Şimsek misalinde olduğu gibi... Tamam ayağında fazla top tutuyor ama atacak adamda bulamıyor. Tıpki Ankaragücü maçında beklenmedik bir kontraya sebep olduğu gibi...

Son olarak Ernst konusuna değinmek gerekirse, Allah Seni Bizlere Bağışlasın demekten alamıyorum kendimi. Dün burasibesiktas.net forumunda Ernst'in hastalığı hakkında durumu anlatan bir cümle ile noktalayalım yazıyı..
" Sen ishal olunca, takım kabız oluyor..." Üzerine söz yok sanırım dün akşamki oyunundan sonra...

İleride Basın, Boşa Kaçın... Kendinizi harcatmayın !

Hiç yorum yok: